Medya Merkezi

Sıkça Sorulanlar

Jeotermal Enerji nedir?

Jeotermal, yerkürenin doğal ısısıdır. Yaklaşık 5.500 derece olduğu tahmin edilen bu ısı, neredeyse Güneş'in yüzeyi kadar sıcaktır. Gezegenimizin oluşumundan itibaren yerkabuğundaki radyoaktif elementlerin parçalanması ile oluşan bu ısı;  ısı iletimi ve yayımı yoluyla yeraltına aktarılır. Yerkürenin sıcaklığı, derine indikçe artarken, bu artış kademeleri “Jeotermik Gradyan” olarak adlandırır. 

İnsanlık ilk çağlardan beri jeotermal kaynakları farklı amaçlar için kullanmıştır. Yüzyıllar boyunca banyo yapmak, ısınmak ve yemek pişirmek için kullanılan jeotermal kaynakların; gerçekte çok daha yüksek bir enerji potansiyeli taşıdığı 20’inci yüzyılın başlarında anlaşılmıştır. 

Jeotermal enerji bugünün dünyasında elektrik üretimi, ısıtma, soğutma, tarımsal üretim, termal turizm, meyve ve sebze yetiştiriciliği, kurutma gibi pek çok alanda yoğun olarak kullanılmaktadır. 

Jeotermal, güvenilir ve çevreye zarar vermeyen bir enerji kaynağıdır. Dış kaynaklara bağımlı olmayan yüksek kullanılabilirlik ve kapasite faktörü ile sürdürülebilir enerji kaynakları arasında kilit bir rol üstlenmektedir. 

Şimdiye kadar dünyadaki jeotermal potansiyelin sadece küçük bir kısmı keşfedilmiştir. Bu durum, jeotermal enerjinin sadece elektrik üretiminde değil pek çok sektörde doğrudan kullanılması yönünde yüksek bir potansiyele ve büyüme alanına sahip olduğuna işaret etmektedir. 

Türkiye jeotermal enerji alanmında dünyada hangi konumda yer alıyor?

Ülkemiz 2023 yılı sonu itibarıyla jeotermal enerji kaynaklı elektrik enerjisi kurulu gücünde (1691 MW) ile Avrupa’da birinci, dünya genelinde ise dördüncü sırada yer almaktadır. 

Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü'nün kayıtlı keşiflerinde ise Türkiye'de 62 bin Megavat (MW) jeotermal keşfi bulunmaktadır. Henüz keşfi yapılmamış kaynaklar düşünüldüğünde, Türkiye’nin dünyanın jeotermal potansiyeli en yüksek ülkeleri arasında olduğu görülmektedir. 

Kocaer Grubu neden jeotermal enerjiye yatırım yapıyor?

Türk demir çelik sektörünün en büyük üreticileri arasında yer alan Kocaer Grubu, 2030 yılı için belirlediği net sıfır emisyon vizyonu çerçevesinde temiz enerji yatırımlarını stratejik yatırım öncelikleri arasında almıştır. 

Bu kapsamda Aliağa’daki tüm fabrikalarının çatısına güneş enerjisi santralleri kuran Kocaer, bugün itibarıyla elektrik tüketiminin yaklaşık üçte birini bu santrallerden karşılamaktadır. 

Kocaer Grubu’nun enerji şirketi Kocaer Enerji A.Ş tarafından Aydın’ın Kuyucak ilçesi sınırları içerisinde inşa edilecek 24 MW kurulu gücündeki jeotermal enerji santrali ise temiz enerji yatırım stratejisinin yeni bir aşaması olacaktır. 

Yatırımın tamamlanmasının ardından üretilecek enerjinin yaklaşık %20’siyle enerjide tam bağımsız hale gelecek Kocaer Grubu, sera gazı emisyonlarını azaltmak için piyasadan karbon kredisi talep eden konumundan, karbon nötr konumuna ulaşacaktır. 

Kocaer Enerji, temiz enerji üretiminden kalan %80’lik enerji üretimini, 15 yıl boyunca Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması (YEKDEM) kapsamında ABD doları cinsinden satarak karbon kredisi arz eden yapıya ulaşmayı hedeflemektedir. 

Kocaer Enerji’nin jeotermal enerji santralinin teknik ve çevre özellikleri nelerdir?

Kocaer Enerji’nin Aydın’ın Kuyucak ilçesi sınırları içerisinde inşa etmeyi başladığı 24 MW kurulu gücündeki jeotermal enerji santrali, ikili çevrim teknolojisi kullanılarak dünyanın kabul ettiği en yüksek çevre standartlarına sahip olacaktır. 

Santralin hava soğutmalı olması ve su tüketimi gerektirmemesi sayesinde bölgedeki tarım arazilerinin korunmasına da önemli bir katkı sağlanacak, böylelikle tarımsal su kaynakları korunurken, yerel ekosistemin dengesi üzerinde olumlu etkiler yaratılacaktır. 

Kurulması hedeflenen jeotermal enerji santrali, ikili çevrim teknolojisi ile enerji üretirken, çevresel etkileri en aza indirerek sürdürülebilir enerji üretimini destekleyecektir.  

Santralin enerji üretiminde yüksek verimlilik ve düşük çevresel etkisi hedefleyen modern teknoloji kullanımı ile yeşil enerji dönüşümüne önemli bir katkı sunması da hedeflenmektedir. 

Santralin reenjeksiyon yüzdesi hangi seviyede olacak?

Kocaer Jeotermal Enerji Santrali’nde yeryüzünün yaklaşık 3.000 metre derininden yeryüzüne çıkarılacak jeotermal akışkanın %100'ü reenjekte (kapalı devre sistem ile akışkanın yeniden toprak altına iletilmesi) edilerek rezervuar basıncı dengelenecek ve sıfır emisyon sayesinde sürdürülebilir enerji üretimi maksimum seviyeye çıkarılacaktır. 

Santralin kendi iç tüketimine yönelik Güneş Enerjisi Sistemi (GES) yatırımının da hayata geçirilmesi hedeflenmektedir. 

Türkiye’de jeotermal enerjiden elektrik üretimi ne zaman başladı, bugün ne durumda?

Dünyanın en yüksek jeotermal potansiyeline sahip ülkeleri arasında yer alan Türkiye’de elektrik üretimi amaçlı ilk jeotermal kuyu 1968 yılında Denizli’nin Sarayköy ilçesinde açılmıştır. Kızıldere Jeotermal Alanı olarak kayıtlara geçen sahada 1984 yılında Türkiye'nin ilk ve Avrupa'nın İtalya'dan sonra ikinci jeotermal enerji santrali 15 MWe kurulu güç ile devreye alınmıştır.

2010 yılında Yenilenebilir Enerji Kaynakları Destekleme Mekanizması’nın (YEKDEM) yasa ve mevzuat sürecinin tamamlanmasının ardından sektöre yatırım ivmesinde büyük bir artış yaşanmıştır. 

2010-2020 yılları arasında Aydın, Manisa ve Denizli illerinde yoğunlaşan jeotermal enerji santral yatırımları ile Türkiye’nin kurulu gücü on yılda yüz kattan fazla artış göstererek 1600 MW’ın üzerine çıkmıştır. Bu yatırım ivmesi, jeotermal enerji literatürüne “Türk Mucizesi” olarak geçmiş ve tüm dünyanın dikkatini çekmiştir. 

Jeotermal seracılık alanında Türkiye kapasitesini yeteri kadar kullanılıyor mu?

Jeotermal seralar tarım sektörümüzün en önemli sorunu olan üretimde kalite ve verimlilik sorunla'rını aşılması için anahtar rol üstlenmektedir. 2024 yıı itibarıyla 6 bin dönüm seviyesinde olan jeotermal ısıtmalı seraların sayısının artması ile Türkiye, topraksız tarım uygulamalarında dünyanın üretim üssü olma potansiyeline sahiptir. 

Türkiye’deki mevcut jeotermal seralar, gelişmiş ülkelerin seracılıkta sağladıkları verimliliği fazlasıyla yakalamış durumdadır. Geleneksel tarım ürünlerini istenilen ölçekte ve her mevsimde üretme imkanı sağlarken, tropikal ürünler başta olmak üzere katma değeri ve ihracat kabiliyeti yüksek tarım ürünlerinin üretimi  de mümkün olabilmektedir.

Türkiye jeotermal enerjideki potansiyelini termal turizmde hayata geçirebiliyor mu?

Türkiye yıllık 3-4 milyon yerli turisti ağırlayacak bir termal turizm tesisleşmesine sahiptir. Ancak gereken tesisleşme ve kapasite artışları gerçekleşirse, Türkiye’nin en az 10 milyon termal turist ve yine en az 20 milyar dolar termal turizm geliri elde etmesi rahatlıkla mümkün olabilecektir. 

Jeotermal enerjide Avrupa’nın lider ülkesi olan Türkiye, sadece 61 bin termal yatak kapasitesine sahip. Ülkemizle kıyaslanmayacak kadar az olan Almanya’da 750 bin termal yatak bulunmakta ve bu ülke her yıl 10 milyondan fazla turiste ev sahipliği yapmaktadır. 

Jeotermal enerji Türkiye’de hangi şehirlerde yoğunlukla kullanılıyor?

2023 yılı itibarıyla Türkiye’nin jeotermal enerji kurulu gücünün yarıdan fazlası Aydın ilinde yer almaktadır. Ağırlıklı olarak Ege Bölgesi'nde yer alan jeotermal enerjide en yüksek kapasite 850,4 MW Aydın'da bulunmaktadır. Aydın’ı 353,8 MW ile Denizli, 349,2 MW ile Manisa, 28 MW ile Çanakkale, 12 MW ile İzmir ve 3 MW ile Afyonkarahisar takip etmektedir.

Türkiye konut ısıtmasında jeotermal enerji potansiyelini yeteri kadar kullanabiliyor mu?

Türkiye 2023 yılı itibarıyla 157 bin konutun ısıtmasını jeotermal enerji ile sağlamaktadır.  Afyon 55 bin konut ısıtması ile bu alanda lider şehir olma özelliği taşımaktadır. Afyon’un Sandıklı ilçesinde 30 bin, Ömer-Gecek bölgesinde 25 bin konut jeotermal enerji ile ısınmaktadır. 

İzmir ise 42 bin konut ısıtması ile bu alanda önemli bir paya sahiptir. 

Türkiye’nin bir yılda tükettiği yaklaşık 52 milyar metreküp doğalgazın yaklaşık üçte biri konut ısıtmasında kullanılmaktadır. Bu tüketimin yerli jeotermal kaynaklarımızla karşılanması, tamamı ithalat ile tedarik edilen yaklaşık 17 milyar metreküp doğalgazın karşılığı olan dövizin ülke içinde kalması anlamına gelmektedir.